Küresel umutsuzluk

Müthiş Dâhiden Hazin Bir Eser, Ne Nedir? adlı anlatı kitapları ve Hızımızı Tadacaksınız romanıyla tanıdığımız Amerikan edebiyatının “harika çocuğu” Dave Eggers 2000 yılından bu yana sürekli çok satar listesine girmekle kalmadı, çok sayıda saygın edebiyat ödülü de kazandı. Utne Reader’ın “Dünyayı Değiştiren 50 İleri Görüşlü Kişi” listesinde yer alan,  Time dergisi tarafından da “Dünyanın En Etkin 100 Kişisi” arasında gösterilen Eggers’ın “Amerikan Rüyası”nı çağrıştıran hızlı yükselişinin ilginç ve içinde yaman bir çelişki barındıran bir özelliği var; yeni dünya düzenine ayak uyduramayan, tutunamayan, kaybeden roman kahramanları üzerinden,  aslında “Amerikan Rüyası”nın iflasını anlatıyor. Kral İçin Hologram’da da bireyle ekonomik süreç arasındaki yıkıcı ilişkiyi -üstelik önceki romanlarından çok daha fazla vurgu yaparak- öne çıkarmış. Kaybetmeye daha baştan mahkûm olduğu bir oyunda kalmak için son umudunu Arabistan çöllerinde arayan Amerikalı bir danışmanın traji-komik hikayesini anlatıyor.

“Alan Clay, Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde uyandı. Tarih, 30 Mayıs 2010’du. Oraya varabilmek için iki gününü uçaklarda geçirmişti(...) Orada ekibi ile birlikte holografik bir telekonferans sistemi kurup Kral Abdullah’a bizzat takdim etmek üzere beklemeye başlayacaktı. Sistem Abdullah’ın hoşuna giderse kentin bilgi işlem ihalesini Reliant’a verecekti ve yarım milyonu bulacak komisyonu, Alan’ın çektiği bütün sıkıntılara değecekti.”

Alan Clay’i Suudi Arabistan’a getiren neden işte bu yarım milyon dolarlık komisyon hayali. Elli dört yaşında, karısından boşanmış, kızının üniversite taksidini ödeyememenin sıkıntısını yaşayan bir adam. Bir zamanlar -küreselleşmenin öncesinde- iyi paralar kazanmış, ne var ki değişime ayak uyduramamış. Eggers’ın cümleleriyle; “Gerektiğinde cesur adımlar atamamıştı. Kararlarında basiretsiz davranmıştı. Birlikte çalıştığı kişiler de kararlarında basiretsiz davranmıştı. Aptalca, aceleci kararlar almışlardı. Ne var ki o zamanlar, aldığı kararların basiretsiz, aptalca veya aceleci olduğunu bilmiyordu. Alan ve birlikte çalıştığı insanlar, ne kendilerini ne de bugün evinden yürüttüğü tek kişilik danışmanlık şirketinin sahibi olan Alan’ı hemen hemen beş parasız, neredeyse de işsiz konumuna düşürecek kararlar aldıklarının farkındaydı.”

Bir zamanlar bisiklet sanayisinde parlak günler geçirmiş, dış pazarlara açılmış, iyi kazanmış ve refah içinde yaşamış Alan, imalatın Uzakdoğu’ya kaymasından, ABD’de bisiklet üretme fikrinin kimseyi cezbetmemesi bir yana alay konusu olduktan sonra, yedi yıldır, giderek azalan geliriyle evden danışmanlık hizmeti vermeye çalışıyor. Hizmet için kapısının çalınmadığı bir sırada şans eseri bulmuş Suudi Arabistan’daki işi. Ve umutlarını çarçabuk restore etmiş; “Alan bu işi bağlayacak, kendi payını alacak, Boston’daki tüm borçlarını ödeyecek ve yeni bir başlangıç yapacaktı. Ufak bir imalathane açıp yılda bin bisikletle başlar, oradan yürüyüp giderdi. Kit’in okul parasını cebindekiyle öderdi. Emlakçıları kovalar, evinin üzerindeki ipotekleri kapatır,dünyaya hükmeder, herkese, ona, şuna, buna siktir çekebilecek kadar para kazanırdı.”

Arabistan’daki işleyişi gördüğünde, umutlarıyla hakikat arasındaki uçurumun farkına varacaktır Alan Clay. Kral Abdullah’ın ekonomik şehir projesi henüz maket aşamasındadır. Kral’ın onları ne zaman kabul edeceği belirsizdir. Kısacası, çölün ortasında kurulu bir çadırda diğer şirket elemanlarıyla birlikte zaman öldüren Alan Clay’ın durumu Godot’yu bekleyenlerden hiç de farklı sayılmaz.

Alan’ın en büyük yardımcısı -bir sürede ABD’de okumuş- Yusuf adlı şoförüdür. Onun rehberliğinde Arabistan çöllerinde dolaşan, Kızıldeniz kıyısında hayallere dalan, Suudi yasaklarının giremediği büyük otellerdeki partilere katılan, hatta romantik ilişkiler yaşayan Alan, ülkesinden çok uzaklardaki bu topraklara, ona çok yabancı gelen kültüre ve iklime yavaş yavaş ısınmaya başlar. Bir süre sonra kapitalizmin girdiği her yerin birbirine benzediğini, meselenin paranın krallığına boyun eğmek olduğunu fark edecektir...

Satıcının ölümü
Beckett’in Godot’yu Beklerken’ine bir gönderme olduğundan söz ettim. Daha kapsamlı bir gönderme, hatta bir esinlenme için  Arthur Miller’in 1949 tarihli Satıcının Ölümü oyunun adını verebilirim. Sinemaya da uyarlanan ve büyük ses getiren bu oyunda kapitalizmin serbest rekabetçi  mantığının vahşi bir mücadele anlamına geldiğini, rekabete artık ayak uyduramayan bir satıcının trajedisini anlatmıştı Miller. Eggers, Kral İçin Hologram’da kapitalizmin bu yeni evresinin, küreselleşmiş dünyanın işleyişinin acımasızlığını yine bir satıcı üzerinden sergilemiş. Romanın anlatım potansiyelini kullanarak çok daha kapsamlı bir görünüm sunuyor okura. Üretim planındaki değişim, küçük ölçekli üretimin iflası, Uzakdoğu pazarının yükselişi, insanların değerlerinin sayılarla ifade edildiği bir dünya ve bu devasa dünyada yapayalnız ve küçücük kalmış bireyler...

Roman kahramanının krizinin sistemin krizini temsil ettiği çok açık. Böyle bir  temsilin mekânı olarak Kral Abdullah’ın rüya şehrinin seçilmesi de iyi bir tercih. Paranın gücüyle sıfırdan, bütün teknolojik yeniliklerle kurulan bu şehirden pay alabilmek için küreselleşmiş kapitalizmin çokuluslu dev şirketleri ölümcül bir rekabet içinde. Dünyanın yoksul köşelerinden toplanıp getirilmiş işçiler ise köle düzenine mahkûmlar.

Eggers, kapitalizmin bu yeni ama eskisinden daha vahşi aşamasını karakteristik görünümleriyle romanına katmayı başarmış. Ancak roman kahramanının dramının önüne geçmesine de izin vermemiş. Ekonomik altyapı bireyin hayatını belirliyor elbette ama indirgemeci bir belirleme değil. Alan Clay umutlarıyla, beklentileriyle, özlemleriyle, hissettiği hiçlik ve boşluk duygusuyla, yeniden kıpırdanan cinsel arzularıyla  okurun yakınlık duyacağı  bir insan tipi. Eggers’ın abartısız anlatımı, çöl atmosferini canlandıran tasvirleri de hikayenin inandırıcılığını pekiştiriyor.

Dave Eggers bireyin özgüven yitimine dair acılı bir soruşturma yürütürken “Amerikan Rüyası”nın çöküşünü de ilan ediyor. Kral İçin Hologram yalnız Amerikalıları değil, küreselleşme oyununa katılan herkesi içine çeken bir çöküş sürecinin romanı.

Kral İçin Hologram
Dave Eggers
Çeviren: Defne Orhun
Siren Yayınları
2015, 296 sayfa, 22 TL.
Share on Google Plus

About aytek

0 yorum:

Yorum Gönder