Doğal olayların afete dönüşmesinde ülkemizin jeolojik, jeomorfolojik ve meteorolojik özelliklerinin yanında beşerî faaliyetlerin de etkisi vardır. Bunların başlıcaları; göç alan yerleşmelerin plansız kentleşmesi, tarıma elverişli düzlüklerin yerleşmeye ve sanayileşmeye açılması ve ekolojik dengenin bozulmasıdır.
Deprem Ülkesi Türkiye
Türkiye, Dünyanın en önemli deprem kuşaklarından biri olan Alp - Himalaya kuşağıüzerinde yer almaktadır. Bu nedenle Anadolu'da geçmişte çok şiddetli ve yıkıcı depremler yaşanmış, bugünde yaşanmaktadır. Türkiye; Avrasya, Afrika ve Arap levhaları arasında yer almaktadır. Arap Levhası kuzey yönünde yılda yaklaşık 23 mm hızla ilerleyerek Anadolu Levhası'nı sıkıştırmaktadır. Bu hareket sonucunda da Kuzey Anadolu Fay Kuşağı ve Doğu Anadolu Fay Kuşağı gibi yer kabuğu kırıkları oluşmuş ya da var olan kırıklar harekete geçerek depremleri oluşturmuş ve oluşturmaya devam etmektedir. Türkiye'de deprem olasılığı yüksek olan üç fay kuşağı bulunmaktadır.
Kuzey Anadolu Fay Kuşağı
Ülkemizdeki depremlerin en yıkıcı olanları bu kuşak üzerinde meydana gelmektedir. Kuzey Anadolu Fay Kuşağı, tek bir faydan oluşmayıp doğu - batı uzantılı, birbirine az çok paralel birçok faydan oluşur. Bingöl Karlıova'dan başlayarak Kuzey Anadolu'yu batı yönünde kat edip Bolu'dan itibaren farklı kollara ayrılarak Kuzey Ege'ye kadar devam eder.
Batı Anadolu Fay Kuşağı
Batı Anadolu'nun jeomorfolojisini yansıtan horst - gra-ben sistemi kabaca doğu batı uzantılıdır. Günümüzde aktif olan faylar, Batı Anadolu'daki depremlerin meydana gelmesine neden olmaktadır.
Doğu Anadolu Fay Kuşağı
Doğu Andolu Fay Kuşağı'nın Anadolu'daki uzunluğu yaklaşık 400 km kadardır. Doğu Afrika'dan başlayan bu kuşak ülkemizde Antakya, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya, Elazığ, Bingöl, Varto, Karlıova güzergâhını takip ederek Kuzey Anadolu Fay kuşağı ile birleşir. Doğu Anadolu Fay Kuşağı da birbirine az çok paralel birçok faydan meydana gelmiştir.
Sel - Taşkın
Ülkemizde depremlerden sonra en büyük ekonomik kayıplara neden doğal afetler, sel ve taşkınlardır. Sel ve taşkınların sıklık ve şiddetinde arazinin hatalı kullanımının payı büyüktür. Özellikle akarsu yataklarının su akışınıönleyecek şekilde kullanılması büyük tehlike oluşturmaktadır. Sel ve taşkın riski olan yerlerin yerleşime açılması, yerleşim birimlerindeki kuru dere yataklarının doldurularak yol hâline getirilmesi, akarsu yataklarına çöp, moloz dökülmesi ile akarsu ve dere yataklarının daraltılması, sel ve taşkınların felaketlerinde öne çıkan nedenlerdir. Ayrıca orman ve meraların tahrip edilmesi ve akarsu havzalarına kurulan sanayi tesisleri ile arazinin yapısı değiştirilmektedir. Böylece hidrolojik denge bozularak sel ve taşkın afetleri yaşanmaktadır. Örneğin, Karadeniz'e dökülen Bartın, Balyos çayları, Değirmendere, Fırtına Deresi, İyidere ve Solaklı dereleri sel ve taşkınlara neden olabilecek coğrafi koşullara sahiptir. Bu akarsularda meydana gelen sel ve taşkınlar her geçen yıl daha ciddi boyutlarda afetlere neden olmaktadır.
KÜTLE HAREKETLERİ
Kütle hareketleri, meydana gelişşekli ve hızının farklılıklar göstermesi nedeniyle heyelan, kaya düşmesi, kayma, akma ve sürünme gibi isimler almaktadır Kütle hareketlerinin meydana gelmesinde; yamaçlarda yapılan kazılar, yer altı ve yer üstü sularının etkileri, klimatolojik etkiler, bitki örtüsünün tahrip edilmesi gibi faktörler rol oynamaktadır. Ülkemizde heyelanlar en fazla ilkbahar mevsiminde karların erimesine bağlı olarak meydana gelmektedir. Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu heyalanların en sık görüldüğü bölgelerdir. En çok kaya düşmesi olayına ise iç Anadolu'nun kenar yörelerinde özellikle Nevşehir ve Kayseri dolaylarında rastlanmaktadır.
Orman Yangınları
Türkiye konumu ve iklim özellikleri nedeniyle orman yangınlarının çok kolay yaşanabileceği bir ülkedir. Aynı zamanda şiddetli yaz kuraklığının yaşandığı, Akdeniz iklim kuşağında bulunmaktadır. Ülkemizde orman yangınlarına neden olan başlıca faktörler şunlardır:
ﺇ Piknik alanlarındaki ihmal ve dikkatsizlikler,
ﺇ Enerji nakil hatlarının yaygınlaşmasına bağlı olarak ortaya çıkan kazalar,
ﺇ İklimde meydana gelen değişimler sonucu yaz döneminde yaşanan yüksek sıcaklıklar, şiddetli rüzgârlar ve yıldırımlar,
ﺇ Tarla ve yerleşim yeri açma amacıyla kasıtlıçıkarılan yangınlardır.
Türkiye'de meydana gelen orman yangınları incelendiğinde, bunların yaklaşık 1/3'ünün nedeni ve faili bulunamamaktadır. Ülkemizde en fazla orman yangınları, Kahramanmaraş'tan başlayıp Akdeniz ve Ege'yi takiben İstanbul'a kadar olan 1700 km'lik sahil şeridinden 160 km içerilere kadar uzanan bölüm içinde meydana gelmektedir.
Çığ
Türkiye, ortalama yükseltisi 1132 metre olan ve yüz ölçümünün yaklaşık 1/3'ünü dağlık alanların oluşturduğu bir ülkedir. Türkiye'nin özellikle doğu, kuzeydoğu ve güneydoğu kesimlerinde çığ oluşumuna uygun yer şekilleri ve iklim koşulları mevcuttur. Ülkemizde 1958 yılından bu yana 448 adet çığ afeti kayıtlara geçmiştir. Bu süre içinde en büyük çığ afeti 1991 ile 1992 yıllarının kış mevsiminde meydana gelmiş bu afetlerde 328 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.
Home / Coğrafya /
Çığ /
Deprem /
Doğal Afetler /
Heyelan /
Orman Yangınları /
Sel
/ Doğal Afetler ve Türkiye İçin Riskleri
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder