Coğrafya 12 İnsan Doğa Etkileşimi

Önemli Tüneller (Manş)

Manş Denizi’nin tebeşir kayalarından meydana gelen tabanında kolayca tünel açılabileceğini düşünen bir Fransız mühendis, 1802'de Dover Boğazında iki kıyıyı birleştiren bir tünelin yapılmasını teklif etti.

Napolyon tarafından beğenilen teklif savaş yüzünden askıya alındı.
Bu tür teklifler 19. yüzyılda defalarca gündeme geldi. 1880'li yılların başlarında bazı özel kuruluşlar iki kıyı arasında bir demiryolu tüneli yapmak için kazılara başladılar.
Tünel 1800 m'ye ulaştığında basının, İngiltere'nin güvenliği açısından projenin tehlikeli olduğu hakkındaki kampanyası yüzünden yapım durduruldu.

Fransa ve İngiltere hükümetleri 1960'lı yılların ortalarında tünelin yapılması için tekrar anlaştılarsa da daha sonra yüksek maliyetleri gerekçe gösteren İngiltere, 1970'li yıllarda yapımı durdurdu. Manş Tüneli 1986'da tekrar gündeme geldi.

Proje Fransız ve İngiliz firmalarından meydana gelen bir konsorsiyum tarafından çok sayıda bankadan borç alınarak ve hisse senedi çıkarılarak finanse edildi. Dover ile Calais'yi birbirine bağlayan tünel 147 km uzunlukta olup, 1991'de tünel açma işlemi tamamlandı.
14.000 işçinin görev aldığı bu projede, milyonlarca metrik tonluk taş, toprak ve çamurun atılması için son derece gelişmiş kazı makineleri kullanılmıştır.

Yapı üç tünelden oluşmaktadır. bunlardan ikisi tren yolları için yapılmıştır ve 7.6m lik bir çapa sahiptirler. Ortadaki tünel ise acil durumlar, bakim ve havalandırma olarak kullanılmaktadır. Bu tünel 4.8m lik bir çapa sahiptir. Tüneller deniz yatağının 45m altında inşaa edilmiştir.

Bugün Fransa-İngiltere arası seyahat etmekte olan trenler 160km/h gibi bir hızla tünelden 20 dakika'da geçmektedirler.

Manş Denizi'nin altından geçişi sağlayan Fransa ile İngiltere'yi birbirine bağlayan tünel. 6 Mayıs 1994 tarihinde açılmıştır. Açılışı Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterland ve İngiltere Kraliçesi, Kraliçe 2. Elizabeth yapmıştır.

Günümüzde tünel çalışmakta olup İngiltere ile Fransa arasında sağlanan ulaşımda çok önemli bir role sahiptir.


Çölde yaşam alanları

Vahalar genellikle çöllerde küçük alanlar kaplayan yerler olarak bilinmektedir. Bazı vahalarda ancak brkaç ağaç ve küçük bir kaynak bulunur. Buna karşılık binlerce insanı barındırabilecek nitelikte vaharda vardır. Vahalar genellikle yer altı sularının bulunduğu kurak çöllerde yer altı sularının bulunduğu kurak çöllerde bulunur. Afrika, Arabistan, Suriye, Amerika, Asya ve Avustralya’da ki çöllerde birçok vahaya rastlanır. Bu vahalar kıtalara göre değişik özellikler gösterirler. Libya’da ki Siva vahası dünyanın en verimli vahalarından biridir. Bu vaha Libya’da gerçek bir yaşam alanı oluşturur. Çölün ortasında binlerce insanın hayatını sürdürdüğü bir yer konumundadır.

Çöl ikliminin etkili olduğu yerler çok zor hayat şartlarına sahip olsa da insanoğlu buralara da yerleşmiştir. Bazı ülkeler çölde mucizeyi gerçekleştirmişlerdir. Birleşik Arap Emirlikleri bunlardan birisidir.

İsrail’de çölde mucizeye imza atan ülkelerden birisidir. Bugün Türkiye tank modernizasyonunu bu ülkeye yaptırmaktadır.Domates, salatalık ve bazı meyvelerin tohumlarını İsrail’den temin edilmektedir. Çölün ortasındaki İsrail’den ve alınan bu tohumların yeniden üretilme imkanı yoktur. Tekrar tohum ekmek için İsrail’in kapısını çalmaktadır.


Alp dağları

Okyanus ve kara rüzgârlarının sınırında bulunan Alpler'de, iklim genel olarak ılımandır. Ancak yer ve yüksekliklere göre farklı iklim şartları tarıma elverişli değildir. Yağış ortalamaları oldukça yüksektir. En çok yağış 3000 mm ile Conia'dadır. 2900 m yükseklikteki bölgelerde devamlı kar yağışları bulunur. Bu sebeple kayak ve spor müsabakalarına elverişlidir.Alplerde önemli bir endüstri yoktur. Madencilik önemli sayılmaz. Kuzeybatı Slovenya'da civa ve bazı yerlerde kurşun çıkarılır. Bazı yerlerde kaya tuzu oldukça fazladır. Demir, bakır, çinko, altın, gümüş ve kömür ise, sınırlı miktarda bulunur.
Nispeten çok olan akarsular, hidroelektrik enerji elde etmede kullanılır. Yayla kısımlarda tahıl ve patates yetiştirilir. Hayvan ve ilgili mamüller nispeten dağlık bölgelerden üretilip elde edilir. Özellikle İsviçre peyniri meşhurdur. Ahşap oymacılığı, saat imalatı ve mükemmel harita baskıcılığı da mühim yer tutar. Önemli başka bir endüstri kolu da turizmdir. Manzara ve sağlıklı iklim, turistleri çeken bir unsurdur. Alçak vadiler, karlı tepelerden gelen rüzgar tarafından serinletilir.İsviçre, milletlerarası bir oyun sahası olarak kış sporlarının merkezidir. Dağcılık da buralar için çekiciliği olan ayrı bir spordur.


Hollanda Kıyıları

Ekolojik tarım deyince çoğumuzun aklına en basit, en katıksız tarım şekli geliyor.
Hollanda’nın her yerinde görülebilen seralar bile, gün geçtikçe artan ekolojik sebze talebine ayak uydurmaya çabalıyor. Sera sahipleri bazı araştırma fonları sayesinde seralarını değiştiriyorlar.

Bir diğer yenilikçi uygulama ise ekolojik tarım arazilerinde Coğrafik Bilgi Sistemlerinin (GIS) kullanımı. Hollanda’nın yüzde 60’ı denizden kazanılmış topraklar üzerine kurulu (polder’ler). Çok emek verilerek getirilen veya yaratılan bu değerli toprakların sağlığı ve sürdürülebilirliğini sağlamak için, 1980’lerde Hollanda hükümeti, ekolojik yöntem uygulayan çifçilerin buraya taşınmasını desteklemiş.

Jaap Korteweg gibi bu bölgede çalışan çiftçiler, GIS traktörleri kullanarak tarlalarında her zaman aynı tekerlek izlerinden geçmeyi hedefliyorlar. Bu sayede topraklarının sıkışmasını ve sürülmesini önlüyorlar. GIS kullanımının bir diğer avatajı ise detaylı şekilde hasat miktarını ölçerek, eksik olan gübrelemeyi sağlamak. Bütün bu yöntemler belki de tarımda uzay çağı çiftçiliğinin habercisi olabilir!
Hollanda sahillerinde, zeminin gelecek 100 yıl içinde 40 santimetre dolayında çökmesi bekleniyor. Delft Teknik Üniversitesi'yle iki ayrı mühendislik bürosunun araştırmasına göre, sahillerin çökmesi yanında atmosferdeki sera etkisine bağlı olarak deniz seviyesinde yükselme görülecek ve bu gelişmeler Hollanda sahillerinin güvenliği açısından dramatik sonuçlara yol açacak.

Sel tehlikesi
Araştırmaya göre, Hollanda sahillerinde önümüzdeki 100 yılda ortaya çıkacak çökme, zaman ve derinlik açısından farklılıklar gösterebilecek. Bazı noktalarda daha hızlı çökme görülürken bazı bölgelerde bu daha geç meydana gelebilecek.
Sahillerdeki zemin çökmesi öncelikle sel tehlikesini de beraberinde getirecek. Bu nedenle kıyıların denizden gelecek su baskınına karşı korunması konusunda alınacak önlemlerin, daha geniş zaman dilimi dikkate alınarak planlanması gerekiyor.
Pentagon da aynı sonuca vardı
Pentagon tarafından gizli olarak hazırlandığı bildirilen daha sonraysa basına yansıyan bir raporda da, Hollanda sahilleri ve ülkenin büyük bir bölümünün yakın bir gelecekte deniz seviyesindeki yükselmeye bağlı olarak sular altında kalacağı görüşü dile getirilmişti.
Share on Google Plus

About aytek

0 yorum:

Yorum Gönder